4 Ağustos 2017 Cuma

Aradığın aşkı hala bulamadın mı? Belki sorun onlardadır.

Aradığın aşkı hala bulamadın mı? Belki sorun onlardadır.

Aradığın aşkı hala bulamadığını mı düşünüyorsun? Doğru uyumu bir türlü yakalayamıyor, zor güveniyor, kolay hayal kırıklığına uğruyorsan kulübe hoş geldin. Doğrusu, biz kadınların beklentileri oldukça yüksek; azıyla yetinmek istemiyoruz! Sen de mi bizim gibisin? 
Belki de sorun sende değil, onlardadır. Sana rüya gibi bir ilişki yaşatacak birini tanıyoruz; Monsieur Big! 
Monsieur Big gerçek bir Casanova, kadınları nasıl etkileyeceğini çok iyi biliyor… Saniyeler içinde tüm ihtiyaçlarını çabasızca karşılıyor. Daha hacimli kirpikler, daha kıvrık kirpikler, daha uzun kirpikler! Dahası içinse birkaç ilişki hilesi yeterli! 

 Doğru uyumu yakaladığını nasıl anlayacaksın? 



Güzeller güzeli Taylor Hill‘e göre, uyumu yakaladığında zaten bilirsin! Sana “WOW” dedirten bu etkiyi fark edememen mümkün değil.
Maskaranı kirpik diplerinden, uçlarına doğru zigzag hareketlerle uyguladığında; ilk katta farkı hissedeceksin! 

İlişkide olmazsa olmazlar neler?



Standartlarımız yüksek ama çaba sarf etmeyi de sevmiyoruz. O, bizim için tüm ihtiyaçlarımıza cevap vermeli! Bizim ilişkide olmazsa olmazımız bu!


İlişkide yapılmaması gerekenler neler?



Bizim için ilişkide güven olmazsa olmaz. İşte bu yüzden Monsieur Big'den bu kadar çok etkileniyoruz. Aradığımız herşey sanki onda toplanmış: Kalıcı ve uzun vadeli bir ilişki, büyüklük, etkileyicilik! Takma kirpiklere artık veda edebiliriz! 
Uzun süre kalıcı maskara, topaklanma yapmadan kirpiklerimizi tek tek ayırarak hacim veriyor! 
Sen de büyük oynamaya hazırsan ve gerçek aşkını bulduysan (Ah, Monsieur Big!) , maskaranı kirpik diplerinden uçlarına doğru zigzag hareketlerle uygula. Çoğu zaman ilgiyi bakışlarına çekmek için başka bir dokunuşa daha ihtiyaç duymayacaksın. Etkiyi arttırmak için alt kirpiklerine de maskara uygulamayı unutma.
Gerçek uyum diye buna deriz!
Devamını Oku >

Makyaj ustalarının tercihi 4 kapatıcı

KAPATICI ile ilgili görsel sonucu

Makyaj ustalarının tercihi 4 kapatıcı

kapatıcılar; defilelerde, moda çekimlerinde önemli bir yer kaplıyor. Peki, makyaj artistlerinin en çok sevdiği kapatıcıları yakından tanımak ister misin? Doğal bitişli ve yüksek performans alabileceğin kapatıcılarla tanışmak için okumaya devam et.

Urban Decay Naked Skin




Makyaj teknolojisi günden güne ilerliyor ve gelişiyor. Son yıllarda popüler olan renkli kapatıcılar kusursuz ten makyajının temel taşı haline geliverdi. Sivilce izlerini, cildindeki koyu renkli lekeleri veya göz altı morluklarını aynı renkteki kapatıcıyla gizlemek yerine, farklı renklerdeki kapatıcılar uygulayarak daha başarılı sonuçlar alabilirsin. Urban Decay Naked kapatıcıları sayesinde farklı cilt kusurlarını, daha doğal sonuçlar alarak gizleyebilirsin. Hangi renk kapatıcıyla hangi bölgeyi kapatacağını öğrenmek için seni bu yazımıza alalım.

Maybelline New York Age Rewind Eraser




Seni sosyal medyanın en çok konuşulan kapatıcısıyla tanıştıralım. Hem uygun fiyatlı, hem doğal bitişli, hem de kapatıcılığı yüksek bir ürün arıyorum diyorsan Maybelline New York'un Age Rewind Eraserkapatıcısını deneyebilirsin. Makyaj artistlerinin de severek kullandığı bu ürün, göz altı morluklarını tek seferde silebiliyor. 
Editörün önerisi: Yağlı bir cilde sahipsen kapatıcının üzerine transparan pudra uygulayabilirsin.

NYX HD Concealer 



Backstage fotoğraflarında en sık gördüğümüz kapatıcılardan birisi de NYX HD kapatıcı. Hem uygulama kolaylığı hem de yüksek kapatıcılığı sayesinde bu ürün, makyaj artistlerinin kısa sürede favorisi haline geldi. Hem gece hem de gündüz makyajında kullanabileceğin bu ürün, ciltte uzun süre bozulmadan kalabiliyor. 
Editörün önerisi: Kapatıcını her zaman fondöteninden sonra uygulamanı öneriyoruz.

YSL Touche Éclat




Makyaj dünyasında ikonik bir hale gelen Yves Saint Laurent markasının Touche Éclat kapatıcısı her cilt tipine uyum sağlayabiliyor. Sadece tek bir dokunuşta cildi pürüzsüz ve kusursuz bir hale getirebilen bu ürün, makyaj blogları arasında da oldukça konuşuluyor. Sen de kalıcılığı yüksek, kullanım ömrü uzun bir ürün arıyorsan Touche Éclat'a bir şans verebilirsin. 
Devamını Oku >

29 Temmuz 2017 Cumartesi

Burun farkıyla gelen kariyer

İş hayatında güzel ve yakışıklı olanın her zaman avantajlı olduğu inancı, kariyer yapmak isteyen kişileri estetik operasyonlara yönlendiriyor. Burnu büyük yönetici yerini, “estetik” burunlu güzel veya yakışıklı yöneticiye bırakıyor.

İş hayatında görünüşün ve prezantabl özelliklerin önemine vurgu yapılıyor, çalışanlar işlerine olduğu kadar kılık kıyafetlerine, görünüşlerine özellikle de yüzlerine özen gösteriyor. Her basamağında bir güç savaşı olan kurumsal hayatta, daha güzel ya da yakışıklı olmak, etkileyici olmak için önem kazanıyor. İş dünyasının pekçok “beyaz yakalı” kadınları ve erkekleri, çeşitli operasyonlar için estetik kliniklerine başvuruyor.

Türkiye’de en çok yapılan operasyonların başında burun ameliyatları geliyor. Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Metin Kerem, yüzün tam ortasında bulunan burnun, en sık “düzeltilmek istenen” organ olduğunu ve solunum sisteminin başlangıç noktası olması sebebiyle sağlık açısından da üst düzey öneme sahip olduğunu vurguluyor.

İdeal Bir Burun Nasıl Olmalıdır?
Op. Dr. Metin Kerem, ideal bir burnun hem iyi nefes alması hem de yüzün diğer estetik üniteleriyle (ağız, çene, alın, gözler, yanaklar gibi) uyum içerisinde olması gerektiğini söylüyor. Her yüzün dolayısıyla her burnun birbirinden farklı olduğunu belirterek, burun tasarımında kişiye özel planlamanın esas olduğuna değiniyor. Burunda yapılacak küçük dokunuşların ve bazı değişikliklerin, genel yüz estetiğinde çok belirgin iyileşmeler sağladığını belirtiyor.

Çocukken alınan darbelerin, düşmelerin etkisiyle oluşan eğriliklerin ve sağlıklı nefes alınamaması gibi sorunların kişilerin yaşam kalitesini düşürdüğüne dikkat çekiyor. Op. Dr. Kerem, modern operasyonlarda burnun, yüzün genel yapısına paralellik göstermesi gerektiğinin altını çizerek, günümüz burun estetiği anlayışında, doğal görünümün ve sağlıklı nefesin ön planda olduğunu dile getiriyor.

Burun Ameliyatında Süreç
Op. Dr. Metin Kerem, başarılı sonuç alabilmek için ilk adım olarak hastanın arzularını, hekimin ise yapabileceklerini açıkça anlatması gerektiğini söylüyor. Bu konuşmada hastanın istekleri ve hekimin önerileri doğrultusunda ortak bir noktada buluşulması, yapılacak işlem ile ilgili müşterek kararlar verilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Operasyon planını hekimlerin, bu kararlara göre şekillendirdiğine değiniyor.

Op. Dr. Metin Kerem
Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra operasyonun genel anestezi altında gerçekleştirildiğini ve sonrasında takip sürecinin başladığını söylüyor. Nefes alınabilen modern tamponların 3 gün sonra çıkarıldığını, 7 gün sonra ise alçının alındığını belirtiyor. Her zaman olmamakla beraber, çoğu operasyonun ardından belli ölçüde şişlik ve morarma yaşandığını, genellikle 5-10 gün içerisinde bu durumun düzeldiğini, ancak burnun son biçimini alabilmesi için yaklaşık 1 yıllık bir sürenin geçmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Diğer Operasyonlar
Op. Dr. Metin Kerem, medikal teknolojinin gelişmesiyle birlikte estetik operasyonların yaygınlaştığını, konforlu hastanelerin hastane psikolojisini ortadan kaldırdığını ve tedavi sürelerinin azaldığını belirtiyor. İş hayatının yıpratıcılığının erken yaşlanmayı da beraberinde getirdiğine değinerek, yoğun iş trafiği arasında yüz gençleştirme, dolgu, botox, lazer gibi basit uygulamaların öğle tatilinde bile yapılabildiğine dikkat çekiyor.

Devamını Oku >

Takıntılara takılmayın tatilin tadını çıkarın

Her insanın vücudunda beğenmediği yanları olabilir. Ancak bu durumu abartmak psikolojik hatta psikiyatrik sorunların habercisidir. 

Halk arasında beden takıntısı olarak adlandırılan dismorfik bozuklukta kişi normal ya da normale yakın bir görünüme sahip olsa bile bedensel görüntüsünün bir ayrıntısını çirkin ya da dikkat çekici olduğuna inanır. Kişinin dış görünümünün takıntılı bir hal alması yaşam kalitesini bozulmasına neden olabilir. Dismorfik bozukluk kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanır. Yazın mevsiminde daha ince kıyafetler ve bikini giyme nedeniyle bu takıntılar diğer zamanlarda olduğundan daha yoğun hale gelebiliyor.

REEM Nöropsikiyatri Merkezi'nden Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, takıntılarla tatile çıkmanın tatili kabusa çevireceğini, kişinin dinlenmesine ve psikolojik olarak rahatlamasına da engel olacağını belirtiyor.

Bedensel takıntılar düşüncelerinizi ele geçirmesin
Bedensel takıntılar özellikle de ince kıyafet ve bikinilerin giyildiği yaz aylarında daha baskın olarak ortaya çıkar. Yaz aylarında tatil, beden takıntıları nedeniyle tatsız bir hale gelebilir, kişi tatilin tadını çıkarmak yerine yoğun bir iç sıkıntısı yaşamak zorunda kalabilir.

Deniz kenarında mayo veya bikini giyme zorunluluğu hissedilmesi, kişiyi fazlalıklarını saklama konusunda takıntılı bir tavır içine iter. İnce, kısa giysiler ve bikini giymek vücuttaki fazla kiloları, kusurları daha çok öne çıkardığından, bedensel takıntılar yaz aylarında yoğunluk kazanır.

Beden dismorfik bozukluğu nedir?
Beden dismorfik bozukluğu tıpta BDB olarak kısaltılır ve kişinin var olduğunu düşündüğü bedensel kusuru nedeniyle bu konuda aşırı uğraş halinde olmasına neden olur. Bu uğraşlar, zaman içerisinde kişinin başka işlerini yerine getiremeyecek kadar kontrolü kaybetmesi, sosyal yaşantısının sekteye uğraması, depresyona girmesi, kronik mutsuzluk yaşaması gibi sonuçları da beraberinde getirir.
Kişi hem özel hem de iş hayatında bilinçli olarak engelleyemediği takıntıları nedeniyle yoğun stres yaşar, mutsuz ve agresif bir ruh haline bürünebilir. Beden dismorfik bozukluğu, özelikle de çalışan kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür ve 15-20 yaşlarında daha sık görülür. Hastalığın başlangıç evresinde majör depresyon, düşünce bozukluğu gibi psikiyatrik bozukluklar da sıklıkla kendini gösterir.

Beden dismorfik bozukluğunda tedavi yöntemleri
Beden dismorfik bozukluğunda, uzun süreli ve düzenli terapilerden destek alınır. Terapinin asıl amacı; beden algısının olumlu yönde değiştirilmesi ve düşünce bozukluklarının düzeltilmesidir.
Terapide yanlış düşüncelerin olumlu yönde düzenlenmesine ek olarak, kişinin bozulan sosyal ve özel yaşantısındaki ilişkilere de olumlu katkı sağlamak hedeflenir.

Kişinin öz güvenini doğrudan etkileyen bu duruma depresyonun ve anksiyetenin eşlik etmesi de sık görüldüğünden, hastanın durumuna göre antidepresanlar da tedaviye dahil edilebilir.

Devamını Oku >

Hamilelikte Baba Adayı Nasıl Değişim Yaşıyor

Hamilelik, anne adaylarının hayatına bir takım değişiklikler getiriyor. Gerek anne gerek bebeğin sağlığı için bu değişikliklere uyum sağlamak gerekiyor. Bazı kulaktan dolma bilgilere ön yargı ile yaklaşmak ve doğru olanı uygulamak ise sağlıklı bir gebelik geçirmenin altın kuralı olarak kabul ediliyor. 

Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Op. Dr. Sibel Kaya, hamilelikte doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.

"Hamilelikte çok yemek yersem, bebek daha sağlıklı olur"
Yanlış. Hamilelikte çok yemek önemli değil, dengeli beslenmek önemlidir. Hamilelikte beslenme, ben ne yersem bebek de onu yer ve daha iyi beslenir anlamına gelmemektedir. Gebelikte az az ve sık sık beslenilmelidir. Günde 3 ana öğün ve 3 ara öğün yapılmalıdır. Fazla kilo alındığı zaman gebelik tansiyonu, gebelik şekeri ve iri bebek doğumu gibi sorunların ortaya çıkacağı unutulmamalıdır.

"Hamilelikte her türlü gıda tüketilebilir"
Yanlış. Hamilelikte bazı yasaklı gıdalar vardır. Özellikle çiğ et içeren, çiğ köfte tüketilmemelidir. Buna ek olarak; kabuklu deniz hayvanları, midye, suşi, kokoreç, salam, sucuk, sosis ve tütsülenmiş etler yenilmemelidir. Kavanozlarda satılan turşulardan, çok fazla tuz içerdiği ve katkı maddeleri olduğu için uzak durulmalıdır. Abur cubur tüketimine de dikkat edilmelidir.

"Bitki çayları hamilelikte sakıncalıdır"
Yanlış. Hamilelikte bitki çayları içilebilir. Özellikle gebelik döneminde kabızlığa eğilim olduğu için, bitki çayları günde 1-2 bardak tüketebilir. Adaçayının düşüğe neden olduğunu düşünülür ancak bu konuda kanıtlanmış bir araştırma bulunmamaktadır.

"Hamilelikte ton balığı yenilmemelidir"
Yanlış. Hamilelikte haftada 2 kez ton balığı tüketilebilir. Üstelik gebelikte balık tüketimi daha önemlidir. Omega 3 içerir fakat denizin derinlerinde yaşayan bazı balıklar, ağır metaller içerebileceğinden gebelikte risklidir. Özellikle bebeğin gelişim evresinde olduğu ilk 3 aylık dönemde santral sinir sistemine zararlı etkileri olabilir.

"Hamilelikte spor yapılmaz"
Yanlış. Hamileliğin tüm evrelerinde spor yapılabilir. Sadece son haftalarda fiziksel olarak bazı sporları yapmak sıkıntı oluşturabilir. İlk 3 ayda da düşük tehdidi, kanaması ve lekelenmesi olan anne adaylarının spor yapması önerilmez. Gebelikte yapılabilecek en iyi sporlar; yürüyüş ve yüzmedir. Haftada 2 günde mutlaka yürüyüş yapılmalıdır. Yüzme için de havuz yerine deniz tercih edilmelidir.

"Hamilelikte araba kullanılmaz"
Yanlış. Hamilelikte araba kullanmak herhangi bir problem yaratmaz. Belki 37'inci haftadan sonra sıkıntı olabilir. Çünkü bebeğin büyümesine bağlı olarak anne adayında sıkıntı yaratabilir. Ancak kontrollü bir şekilde, emniyet kemeri göğsün ve göbeğin altından geçirmek şartı ile araba kullanılabilir.

"Bebeğin saçları çıkınca anne adayının midesinde yanma şikayetleri olur"
Yanlış. Hamileliğin her döneminde reflü ve mide asidi olduğu için bu durum normaldir ve bebeğin saçlarının çıkması ile alakası yoktur. Mide yanmasını engellemek için beslenme düzenlenmelidir. Çok acılı, ekşili gıdalar ve yatmaya yakın yemek yenilmemelidir. Uykuda yastık boyu yükseltilmelidir. Çok şiddetli reflü durumlarında anne adaylarına, bebeğin sağlığını herhangi bir şekilde etkilemeyen ilaçlar da verilebilir.

"Hormonal değişim sadece anne adayında olur"
Yanlış. Fiziksel olarak sadece anne adayında hormonal değişim olsa da bu süreç baba adayını da etkiler. Kadınlar için hamilelik, hassas bir süreçtir. Ani duygu değişimleri yaşanabilir. Bu süreç ister istemez beslenme, psikolojik olarak babaya da yansımaktadır. Genelde hamilelik döneminde baba adayları, eşlerinden daha fazla kilo almaktadır.

"Hamilelik dikkat dağınıklığı ve motivasyonda düşüklüğe neden olur"
Yanlış. Hormonal değişime bağlı kısmen dikkat dağınıklığı, halsizlik ve yorgunluk gibi şikayetler görülebilir ancak geçici bir süreçtir. Üstelik gebelikte evde oturmak yerine, iş hayatına devam edilmesi anne adaylarının kendilerini daha dinamik hissetmelerini sağlayacaktır. Hamileler, öz bakımlarını da asla ihmal etmemelidir.

"Hamilelikte saç boyası ve makyaj yapılamaz"
Yanlış. Anne adaylarının kendilerini iyi hissedeceği şekilde hamilelik sürecini geçirmeleri önemlidir. Bunun için saçlarına fön çektirebilir, çok aşırıya kaçmamak şartıyla makyajlarını yapabilirler. Özellikle 4'üncü aydan sonra organik boya ile saçlarını da boyatabilirler. Boya saçta kısa kalmalı, bol su ile yıkanmalıdır.

"Hamilelikte diş sağlığına müdahale edilemez"
Yanlış. Hamileliğin özellikle ikinci yarısından sonra diş ile ilgili her türlü müdahale yapılabilir.

Devamını Oku >

Mide ameliyatı olanların psikolojisini "açlık" bozuyor

Açlık hem biyolojik hem de psikolojik mekanizmalar nedeniyle kişiyi daha gergin hale getirebiliyor. Mide ameliyatı olan kişilerde bu durumun daha sık görülebildiğini söyleyen uzmanlar, bir süre kısıtlı yemek yeme zorunda olmanın hastaların psikolojilerini olumsuz anlamda etkilediğine dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Aslıhan Dönmez mide ameliyatı sonrası hastaların psikolojilerinin bozulduğuna değinerek şunları söyledi;
"Mide ameliyatı olan kişilerde ameliyat sonrası bir süre miktar açısından kısıtlı ve sıvı ağırlıklı gıdalarla beslenmek gerekiyor. Normal veya aşırı yemeye alışmış ve çoğunlukla katı gıdalarla beslenmiş olan bir bireyin bu diyet değişimine alışması çok kolay olmuyor. Bir süre aç kalmaları gerekiyor ve açlığın insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkisini yaşamaya başlıyorlar".

Mide ameliyatı olanların psikolojilerinin açlık nedeniyle bozulduğunu belirten Prof. Dr. Dönmez, "Açlığın insan psikolojisine olumsuz etkisi İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan Minesota Açlık Deneyi'nde de son derece açık ve net bir şekilde ortaya konmuştur. Avrupa'da o dönemde yaşanan kıtlığın etkisinin nasıl geri çevrilebileceğini araştıran bu deneyde katılımcılara bir süre normal beslenme düzeyi uygulanmış, daha sonra ise günlük kalori miktarlarının neredeyse yarı yarıya azaltıldığı bir açlık dönemine sokulmuşlardır. Bu açlığın katılımcılar üzerindeki psikolojik etkisine bakılmıştır. Bir süre sonra hemen hemen tüm katılımcıların daha sinirli, gergin, depresif ve kaygılı hale geldiği, yemekle ilgili takıntılı düşüncelerinin ortaya çıktığı gözlenmiştir." diye konuştu.

Açlık gerginlik yaratıyor
Açlığın kişiyi gerginleştirdiğini belirten Prof. Dr. Dönmez, "Açlık hem biyolojik hem de psikolojik mekanizmalar nedeniyle kişiyi daha gergin hale getirebilir. Biyolojik olarak kan şekerinin düşmesinin beyine doğrudan etkisi ve kan şekerinin düşmesine tepkisel olarak salınan bazı hormonların beyine dolaylı etkisi nedeniyle gerginlik artabilir. Fakat daha önemli olan psikolojik mekanizmalardır. Açlık, kişide bir engellenmişlik duygusu yaratır. Yemenin sağlayacağı doyum ve haz gecikmiştir. Engellenmişlik duygusu yaratan ve haz almayı geciktiren her türlü uyaran kişide gerginliğe neden olabilir" dedi.

Yemek yeme şeklimiz psikolojimiz ile ilişkili
Yemek yeme ve insan psikolojisi arasında karşılıklı bir etkileşim olduğunu da belirten Prof.Dr. Dönmez, şunları söyledi:
"İkisi de birbirini olumlu veya olumsuz şekilde etkileyebilir. Güzel bir yemek yemiş olmak kişiyi mutlu edebilir. Aşırı yemek ise kişide suçluluk duygusu yaratabilir. Bazı kişilerin psikolojisi bozulmuşken, örneğin depresyondayken iştahları kapanır, bazılarının ise artar. Dolayısıyla yemek yeme ile insan psikolojisi arasında karşılıklı ve çok yönlü bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.

Şeker değil, serotonin mutlu ediyor
Şekerden çok, serotonin içeren besinlerin mutlu ettiğini söylemek mümkün. Fakat bu tabi ki kalıcı ve uzun süreli bir mutluluk değil. Serotonin beyinde sinir hücrelerinin birbirleri ile iletişim kurmakta en çok kullandıkları maddelerden biri. Günümüzde kullanılan birçok antidepresan ilaç serotonin üzerinden depresyonu iyileştiriyor."

Masa başında çalışmak kilo aldırabilir
Masa başında çalışmanın az hareket etmenin yanı sıra çok atıştırmak nedeniyle kilo aldırabileceğini belirten Prof. Dr. Dönmez, "Masa başında çalışmak, aslında çoğunlukla rutin ve heyecandan yoksun bir işte çalışmayı çağrıştırıyor. Böyle bir işin yarattığı can sıkıntısı kişinin abur cubur ihtiyacını arttırıyor olabilir. Çünkü bazı kişiler yemeği veya abur cuburu günlük rutinden bir kaçış, can sıkıntısını giderici bir araç olarak görebilirler" dedi.

Devamını Oku >

28 Temmuz 2017 Cuma

Silikon mu, meme dikleştirme mi?

Göğüs estetiği operasyonları içerisinde fazlaca yapılan meme dikleştirme ameliyatları, göğsünde sarkma sorunu yaşayan bayanlar tarafından tercih ediliyor. 

Estetik International Sağlık Grubu kurucusu Op. Dr. Bülent Cihantimur, hangi durumlarda meme dikleştirme operasyonu yapıldığını açıkladı

"Emzirme ve kilo alıp verme döneminden sonra, ayrıca yer çekimine bağlı olarak göğüslerde sarkma sorununun gözlemlenmesi çok doğal bir süreçtir" diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, bayanların meme dikleştirme operasyonu için uygun bir aday olup olmadıklarını, kendilerinin de test edebileceğini anlattı: "Meme dikleştirme operasyonuna ihtiyacınızın olup olmadığını anlayabilmek için 4 basit yolu izlemeniz yeterli".

Cilt dokusu ve meme başı önemli

"Sarkan göğüslerde çoğunlukla kol alt kısmına doğru çatlaklara ve ya aynı bölgede incelmiş deriye rastlarız. Meme dokusunun ağırlığı memeyi aşağıya çekmiştir. Hatta çoğu sarkıklık sorunu, terlemeyle birlikte meme altı cildinin hava almamasını sağlar ve cilt problemlerini tetikler" diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, ayrıca şunları ekledi: " sarkık bir göğüste areola bölgesi dediğimiz yani meme başı haresi, yere doğru bakar. Sutyensiz bir şekilde aynaya bakıldığında harenin konumuna göre karar vermek mümkündür. Ayrıca desteksiz sutyen giyildiğinde meme dokusu istenilen şekilde durup durmadığı da önemlidir. Çoğu kadının muzdarip olduğu bir diğer konuda asimetri sorunudur. Sutyen giyildiğinde dahi, göğüs dekoltesinde farklılıklar meydana gelebilir. Bu da göğüslerdeki sarkmanın sonuçlarındandır. Eğer bu 4 durum göğüslerinizde varsa, meme dikleştirme operasyonu için uygun bir adaysınız diyebiliriz".

Meme dikleştirme ve meme büyütme aynı operasyonda yapılabilir

"Çoğu hastam muayene sırasında sarkan göğüslerinin yanı sıra, büyüklüğünden ya da küçüklüğünden de şikayetçi olduklarını dile getirirler. Zaten sarkık göğüslerin bir diğer dezavantajı çoğunun diriliklerini kaybetmiş olmalarıdır. Dikleştirme ameliyatı ile beraber göğüs imlantı yerleştirilerek meme büyütme yapılabilir.

Aynı şekilde büyük göğüslerinden şikayetçi olan bayanlarda da meme dikleştirme ile birlikte meme küçültme operasyonu eş zamanlı yapılabilir" açıklamasında bulunan Op. Dr. Bülent Cihantimur ayrıca meme küçültme operasyonlarının sadece estetik kaygılarla değil, bel ve sırt ağrılarını tetiklediği için bir sağlık problemi olarak da yapıldığını ifade etti.

Devamını Oku >

Erkeklerde göğüs büyümesine estetik çözüm

Jinekomasti meme dokusunda aşırı büyüme ya da asimetrik meme dolgunluğuna sahip erkeklerde görülen bir anomali. 

Sadece kilolu erkeklerde değil, kilo sorunu olmayan pek çok erkekte de görülen jinekomasti, erkeğin estetik olarak farklılaşmasına, özgüven kaybına ve psikolojik sorunlar yaşayarak sosyal yaşantısının bozulmasına sebep oluyor.

Op. Dr. Bülent Cihantimur, jinekomasti hakkında açıklamalarda bulundu: " Göğüslerinde büyüme olan erkekler kıyafetlerinin altından beliren göğüslerini kamufle etmeye çabalıyorlar. Oysaki çözüm çok basit! Bu tarz aşırı derecede gelişmiş ve genişlemiş meme dokusuna sahip olan erkeklere, kliniklerimizde jinekomasti operasyonu yaparak memelerin cerrahi olarak düzeltilmesini sağlıyoruz" dedi. Jinekomasti ameliyatlarının oldukça kolay işlemler olduğunun altını çizen Cihantimur: " Eskiden yağ dokularının kesilmesi suretiyle yapılan jinekomasti ameliyatlarını artık çok daha kolayca liposculpture metodu kullanılarak da yapılabiliyoruz" diyerek erkeklerde görülen meme büyüklüğü sorununu pratik bir şekilde ortadan kaldırdıklarını anlattı.

Kesisiz Jinekomasti konforu

Erkeklerdeki meme büyümesinin son zamanlarda çok daha fazla görüldüğünü ve bunun sağlıksız, katkı maddeleriyle dolu beslenme alışkanlığına bağlı olarak geliştiğini söyleyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, spor ya da bölgesel egzersizlerle dahi, bu yağlanmanın önüne geçilemediğini söyledi. Oluşan bu yağlanmayı kesisiz bir şekilde yok ettiklerini vurgulayan Cihantimur: "Jinekomasti operasyonları, kesi yapılmaksızın açılan noktasal bir delikten kanüller yardımıyla yağ dokusunun eritilip, dışarı alınmasıyla gerçekleşiyor. Eğer hastada yağ dışında kistik meme dokusu mevcutsa, bu sefer de yine minimal kesiyle bölgedeki fazlalığı alıyoruz. Hiç iz kalmayan ve oldukça kısa süren operasyon sonrası hemen ertesi gün günlük yaşantınıza dönebiliyorsunuz " dedi.

Ergenlik çağında da yapılabiliyor

Jinekomasti operasyonlarını özellikle ergenlik dönemindeki gençlerin de tercih ettiğini söyleyen Cihantimur: " Ergenlik çağını henüz tamamlamamış olan hastalarda bir kez daha işlemlerin gerçekleşme ihtimali vardır ama istenildiği zamanda yapılmasında sağlık açısından herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Gence yaşattığı psikolojik sorunlar ancak problem ortadan kaldırılarak çözümlenir. Oldukça iyi geri dönüşler aldığımız jinekomasti operasyonlarında İlk yaranın iyileşme süresi 1 hafta içinde gözlemleniyor. Ameliyattan 2-3 gün sonra şişlikler dağılır. Bu arada hasta normal yaşantısına geri dönüş yapabilir" dedi.

Devamını Oku >

Kadınlar için en önemli 6 gıda...

Yapılan araştırmalar bazı gıdaların yararlarına dikkat çekerken, birçok sağlık sorununu önlemeye yardımcı olduğunu da gösteriyor. İşte en önemli 6 gıda...

Sağlıklı yaşamın temeli sağlıklı beslenmeyle ilgili uzmanımıza danıştık ve yaşam uzatan altı süper gıdayı dengeli bir şekilde alan kadınların daha sağlıklı bir yaşam sürdürebileceğini öğrendik . Uzmanımıza göre bu gıdalar düşük yağ oranına sahip yoğurt, somon ve sardalya gibi yağlı balıklar, fasulye, nohut, mercimek gibi baklagiller, domates, D vitamini kaynağı besinler, çilek, böğürtlen gibi meyveler. Doktorumuzun açıklamalarını aktarıyoruz.

Düşük yağlı yoğurt

Henüz kanıtlanmamış olmakla birlikte, haftada üç-beş kez tüketilen az yağlı yoğurdun kadınlarda göğüs kanseri riskini azalttığı yolunda görüşler var. Ayrıca uzmanlar yoğurtta bulunan faydalı bakterilerin (probiyotikler) insan sağlığına çok olumlu etkileri bulunduğunun altını çiziyor. Yoğurt bağırsakları ve sindirim sistemini düzenler, rahatlatır. Ayrıca mide ülseri ve vajina enfeksiyonu risklerini azaltır.

Yağlı balıklar

Haftada iki üç-kez yenebilecek bu balıklarda en yararlı unsur Omega-3 yağ asitleri. Somon, sardalye gibi balık çeşitleri, hücre zarını güçlendirir. Kalp hastalığı, hipertansiyon, depresyon, eklem ağrısı gibi rahatsızlıklara karşı korunmaya katkıda bulunur. Balık cenneti ülkemizde balık tüketelim.

Fasulye

Kadınların haftada en az üç-dört kez yemelerinde büyük yarar olan fasulye protein ve lif açısından da son derece zengin bileşimleriyle, kalp krizi ve göğüs kanseri riskini azaltır. Ayrıca kadınlık hormonlarının dengeli ve istikrarlı olmasına katkıda bulunur. Uluslararası kanser araştırmalarına yer veren International Journal of Cancer adlı bilimsel makale dergisi, araştırmacıların fasulye türlerinin ve mercimeğin göğüs kanserini önleyici etkileri olabileceğine dair bazı çalışmalar bulunduğunu duyurdu.

Domates

Kadınların domates, kan portakalı ve karpuz gibi likopen zengini gıdaları haftada üç-beş kez tüketmelerini tavsiye ederiz. Güçlü bir antioksidan olan likopenin erkeklerde prostat kanseri riskini azalttığı gibi, kadınlarda da meme kanseri riskini azalttığını ortaya koyan yeni araştırmalar var.

Az yağlı süt veya portakal suyu

Kadınların günde belirli miktarlarda D vitaminine ihtiyacı var. Kalsiyumun kemiklere faydalı olabilmesi için bağırsaklardan emilmesi gerekir. D vitamini alımı kadınlarda kalsiyum kaybı nedeniyle kemik kırılmalarına kadar olumsuz sonuçlara yol açabilen osteoporozun yanı sıra şeker hastalığı, multiple sclerosis (MS), göğüs, kolon veyumurtalık kanseri risklerini azlatır.

Kalifornia üniversitesinde yapılan araştırmalar D vitaminin bağırsak ve yumurtalık kanserini önleme potansileyi olduğunu ortaya koydu. Bu yüzden D vitamini takviye edilmiş az yağlı süt veya portakal suyu için.

Çilek ve böğürtlen

Çilek, böğürtlen, kızılcık ve ahududu gibi meyveler, aynı şarapta olduğu gibi anti kanserojen özelliklere sahip ve hücre onarıcı olduğu bilinen antokyan maddesini içerirler. Antokyanlar meme, mide ve bağırsak kanseri risklerini azaltan önemli antioksidanlar arasındadır. C vitamini ve folik asit açısından çok zengin olan bu meyveler, cildin yaşlanmaya karşı korunmasına da katkıda bulunurlar.

Atlamayın!

Hamileyseniz, en sık duyacağınız kelimelerden biri folik asit ve demir olacaktır. Hamileliğinizin ilk 12 haftasında alacağınız 400 mg folik asit, sinir borularınızın uğrayacağı zararı yüzde 40 azaltır. Yeşil yapraklı sebzeler, pişirilmiş taze kuru fasulye, portakal ve portakal suyuyla folik asit ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Demir eksikliği ve kansızlık hamilelikte rahatsızlığa neden olabilir. Kırmızı et, kurutulmuş meyveler, fındık, fırında pişirilmiş kuru fasulye gibi yiyecekleri tüketirseniz demir ihtiyacınızı karşılarsınız. Günde 1 bardak portakal suyu da içerseniz demirin yanında C vitamini almış olursunuz.

Devamını Oku >